Bu yıl, Rusya ve Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin 105’inci yılını kutlaması, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini ve dinamiklerini yeniden değerlendirmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Çeşitli tarihi ve kültürel bağlarla örülü olan bu ilişki, yıllar içinde ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda önemli gelişmelere tanıklık etti. Ancak, her iki ülkenin de zaman zaman karşılaştığı zorluklar ve iç dinamikler, ilişkilerin dengede kalmasında büyük bir rol oynadı. Bu haber, Rusya-Türkiye ilişkilerinin tarihçesini ve geleceğini ele alırken, arka planda yatan politika, strateji ve toplumlar arası altyapıyı keşfetmeyi amaçlamaktadır.
Rusya ve Türkiye’nin diplomatik ilişkileri, 1918 yılında Sovyetler Birliği’nin kuruluşuyla birlikte başlamıştır. Bu dönemde her iki ülkenin de uluslararası konjonktür ve kendi iç meseleleriyle başa çıkma çabaları, ilişkilerin şekillenmesinde etkili olmuştur. 1920’lerde gelişen dostluk, 1930’ların Sovyet-Rusya-Türkiye ilişkilerini etkileyen farklı ideolojik görüşlerle zaman zaman sarsılsa da, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde iki ülke arasında yeniden bir işbirliği zemini oluştu. 1950’lerin sonlarına doğru Türkiye, NATO’ya katılırken, Sovyetler Birliği’nin de Doğu-bloku ülkeleriyle olan ilişkileri, iki ülke arasında sürekli bir denge arayışına yol açtı.
Soğuk Savaş döneminde ise, Türkiye’nin Batı ile olan bağları ve Sovyetler Birliği’nin genişleme politikaları, iki ülkenin karşıt konumlarına sebep oldu. Ancak, bu dönem boyunca diplomatik temsilciliklerin varlığı, iki ülke için barışçıl bir etkileşim sağladı. 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Türkiye ve yeni bağımsız devletler ile olan ilişkiler yeniden gözden geçirildi ve Rusya ile ikili ilişkilerin yeniden inşası başladı.
Bugün, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler hem tarihi bağlar hem de güncel karşılıklı çıkarlar ile şekillenmektedir. Her iki ülkenin de, bölgesel ve uluslararası alanda karşılaştığı tehditler, işbirliğini artırmak için bir alan sağlamaktadır. Özellikle Suriye iç savaşı ve enerji politikaları, iki ülkenin stratejik ortaklıklarını pekiştiren başlıca konular arasında yer almaktadır. Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla hayata geçirdiği projeler, Rusya’nın da ekonomik çıkarlarıyla örtüşmektedir.
Rusya, Türkiye’ye gaz tedarik eden önemli bir aktör olarak öne çıkarken, Türk Akımı doğalgaz hattı bu işbirliğinin somut bir göstergesidir. Aynı zamanda, iki ülke arasındaki ticaret hacmi de giderek artmakta; turizm, tarım, inşaat ve savunma sanayinde önemli işbirlikleri gerçekleştirilmektedir. 2021 yılı itibarıyla, Türkiye, Rusya’nın en büyük ticaret ortaklarından biri haline gelmiştir. Bu ekonomik ilişkiler, her iki ülkenin de ekonomik güvenliği açısından kritik bir öneme sahiptir.
Diplomatik ilişkilerin 105’inci yıl dönümünde, Türkiye ve Rusya’nın karşılıklı yarar sağlayacak şekilde ilişkilerini derinleştirerek, fiziksel ve sosyal bağlarını artırma yönünde atılımlarını sürdürmeleri beklenmektedir. Dış politika alanında ise, her iki ülkenin de kendi ulusal çıkarlarını gözeterek, çeşitli konularda ortak standlar geliştirmeleri ve uluslararası arenada karşılıklı destek vermeleri önem kazanmaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki stratejik ilişkiyi daha da güçlendirecek ve örnek bir denge modeli yaratacaktır.
Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin 105’inci yılı, geçmişten bugüne yaptıkları ve yapacakları işbirliklerini değerlendirmek açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Gelecekte, her iki ülkenin de bu ilişkileri daha da ileriye taşıyarak, bölgesel istikrarı sağlamadaki rollerine katkıda bulunmaları önem arz etmektedir. Hem ekonomik hem de siyasi alanlarda sürdürülebilir bir denge kurabilmek, sadece iki ülkenin değil, aynı zamanda bölgenin geleceği için de yaşamsal bir niteliğe sahiptir.